Yaptığını
söylediğin o büyük hata değil bu yazıyı yazdıran! O büyük hatanı itiraf ettiğin
basın toplantısında, kişiliğini yansıtacak kadar da içten bir şekilde o 10
saniye içinde söylediklerindir sadece!...
“meldonium demonstrates an increase in endurance
performance of athletes, improved rehabilitation after exercise, protection
against stress, and enhanced activations of central nervous system (CNS)
functions.”*
Yukarıdaki tanımdan anlaşılacağı
üzere meldonium bir
profesyonel sporcunun dahi performansını artırıcı, stresini azaltıcı ve merkezi
sinir sistemi fonksiyonlarını güçlendirici etkisi olduğu bilinen bir maddededir
ve doping sınıflandırılmasına konulmuş ve profesyonel sporcular uyarılmıştır.
Sharapova basın konferansında aynen
şu ifadeleri kullanmıştır:
"I received an e-mail on December 22 from WADA
about the changes happening to the banned list and you can see prohibited items,
and I didn't click that link.”
Bu düzeydeki bir sporcunun bu ifadelerde
yansıttığı rahatlığına hayran kaldım açıkçası, bugüne kadar işimle ilgili ciddi
ya da gayriciddi hiçbir e-postayı okumadan, incelemeden bırakdığımı
hatırlamıyorum, en basitinden bir sorumluluk duygusudur bu! Kaldı ki Sharapova
sadece kendisi değildir; antrenörleri, doktorları, asistanları ve gerek duyduğu
her konuda çalışanları ile milyonlarca dolarlık bir şirketin patronudur, bir
markadır. Kendisi bilmezse antrenörü bilir, antrenörü bilmez ise doktorları
bilir, onlar bilmez ise başkaları bilir, emin olun biri bilir!
Talihsiz açıklamalarına devam edelim…
"I made a huge mistake. I let my fans down and I
let the sport down. I have been playing since the age of four a sport that I
love so deeply.”
Evet kesinlikle yaptığın hata büyük!
Ancak haberlerde tesadüfen duyduğumda ilk başta pek ilgilenmedim, şaşırmadım,
ilgimi de çekmedi açıkcası Sharapova’nın doping skandalı. Ne Monica Seles’in ne
de senin çığlık çığlığa oyunlarından hiç haz etmemiştim zaten…
17 yaşında Wimbledon’ı kazandığında
güzelliğinle de birlikte tenis ve spor dünyasının gündemine bomba gibi düştün.
Yazıyı yazarken o finalini tekrar izledim, rakibin toraman Serena idi, ve adeta
maçı kaybetmek için oynuyor havasındaydı; birçok basit hata yaptı, sen de tüm
bildik hırsınla kazanmaya odaklanmıştın. Serena karşısında hatırladığım
kadarıyla gelmiş geçmiş en iyi oyunundu.
Ben hayal kırıklığına filan
uğramadım, fanlarını bilemem. Ama bildiğim 4 yaşından beri oynadığın bu oyunu
hiç severek oynadığını görmedim. Hep birşeyler eksikti, hep kazanmak
istiyordun, hep başarılı olmak; ancak kortlarda birkaç istisna diyebileceğim
maçın hariç güzel oynadığın pek de bir maçını hatırlamıyorum. En güzel halin de
o 17 yaşındaki halindi, büyüdükçe hep o halinden kaybettin! Maçlarında hırsını,
anlamsız itirazlarını, rahatsız edici çığlıklarını, somurtkanlığını, gerginliğini, seni seven izleyicilerini bile
maçın ortasında kaybedişlerini hatırlıyorum! Steffi Graf’ı izleyerek sevdiğim
kadınlar tenisinden sen büyüdükçe ve seni her izlediğimde biraz daha soğuduğumu
hissederdim.
Tenisten az çok anlarım, çok geç bir yaşta
başlasam da fena bir oyuncu değilimdir diyebilirim, elbette senden daha iyi
oynayamam, sayıların dünyasında elbette sana rakip olamam, kıyas bile kabul
etmez.. ama emin olabilirsin ki bu oyunu senden daha güzel oynarım! İyi bir
günümde hem kendim keyif alırım, hem de rakibim, bir de izleyen biri olursa o da
keyif alır… Ben senin hep kötüye giden oyunundan pek keyif alamadım yıllarca. Proje çocuklardan biriydin sadece, sen bu sporu aşk olsun diye değil
hep iş olsun diye yaptın!
Açıklamalara devam…
"I know that with this I face consequences and I
don't wanna end my career this way. I really hope that I will be given another
chance to play (tennis)."
Elbette sonuçlarına katlanacaksın,
kazanmayı herşeyin üstüne koyan diğerleri gibi.. ama korkarım ki seni kaybetmek
istemeyen tenis ve spor endüstrisi sana bir çıkış yolu bulmaya çalışacaktır.
Değer mi? bence değmez… ama biliyorum maalesef sence değer…
Sporda dopingler, aldatmalar en
azından ortaya çıkabiliyor, diğer işlerde Sharapovaların
mutlu kalma olasılığı çok daha yüsek!
"It's very important for you to understand for 10
years this medicine was not on WADA's banned list and I had been legally taking
the medicine for the past 10 years. But on January 1 the rules had changed and
meldonium became a prohibited substance, which I had not known."
Bir ilacın, herhangi bir ilacın sen
onu 10 yıl önce kullanmaya başladığında yasaklı listesinde olmaması o ilacın
sana avantaj sağlamadığı anlamına gelmez. Evet yasal açıdan haklı olabilirdin
eğer zamanında bırakmayı başarabilseydin! Ama bırakamazdın değil mi hele de bu
kadar alıştıktan sonra ve ilerleyen yaşında daha da çok ihtiyaç hissettikten
sonra, nasıl bırakabilirdin ki! kandırmaya gerek yok kimseyi… bilmiyordumlarla
atlatılacak bir durum değil bu…
“Sharapova would later say she began taking the
medication, which can be used to treat heart issues, after irregular EKGs and
being deficient in magnesium. Her family also has a history of diabetes, she
added.”
Hastalıklarını da sıralamışsın 18
yaşında profesyonel düzeyde en tepelerde tenis oynayan birinin bu ilaca bağlı
olabilecek nasıl bir hastalığı olabilir ki! Zaten pek tutturamamışsın; kalbinle ilgili muğlak, anlaşılamayan bir düzensizlikten bahsetmişsin ve ayrıca “Magnesium
deficiency” olduğun söylemişsin! Biraz fazla maden suyu içer ya da magnezyum takviyesi yapardın olur
biterdi… bunun için meldonium almana
hiç gerek yoktu! Neyse dediğim gibi kimseyi kandırmaya gerek yok…
Gelelim yazının
asıl yazılmasına sebep olan sözlerine!...
“I know many of you thought that I would be retiring
today and announcing my retirement. But if I was ever going to announce my
retirement probably not be in a downtown Los Angeles hotel with this fairly
ugly carpet!”
Performansını artıran bu
alışkanlığından kuralların değişmesine rağmen vazgeçemeyip, 10 yıldır yasal ya
da yasal değil farketmez artık, haberim yoktu ve kariyerimi bitirmek
istemiyorum demene üzgün ve masum görünümüne aldanarak eyvallah diyebilirdim
belki kendimi de zorlayarak… yalancı güzellere eyvallah deyişlerimi de hatırlayarak
üstelik…
O 10 saniye içinde yukarıdaki
sözlerini söyleyene kadar geçerli olabilirdi ancak bu!… Dediğim gibi ne emekli
olmanı ne de bunu açıklamanı beklemiyordum, doping skandalını bile
umursamamıştım. Çığlıklarını duymak rahatsız ediyordu hep, özellikle de son
zamanlarındaki oyunundan ve kortlardaki davranışlarından da haz etmiyordum... Ama
bardağı taşırdın, 10 saniyede umursamama bardağımı taşırdın!…
Evet haklısın Sharapova! Sen emekliliğini
kırmızı halıların üzerinde bir Grand Slam finalini kazandıktan sonra duyurmak isterdin. Ama kaderin ve hırsının
sonuçları şimdilik bu noktaya getirdi seni! Tümüyle kendi hatandan, hem de
sözlerinden açıkça belli olan bilerek yaptığın bu hatadan!
Belki sessizce emekliliğini
duyurabilirdin, sessizce… susmak yeterliydi… Ama o an! hüznü ve pişmanlığı ifadelerine
yansımış olan Sharapova maskesini yırtıp
attın hırsını ve küstah gülümsemeni giyinerek yüzüne, “emekliliğimi duyuracaksam Los
Angeles'da şehir merkezindeki bir otelde, oldukça da çirkin bu halının
üzerinde duyuracak değilim” dedin!
Haklısın
Sharapova, halı gerçekten çirkindi, ama sen ondan çok daha çirkindin o an!...
Sponsorluk kavramı da artık iyice, en
temiz ifadeyle canımı sıkıyor. Bir alanda sivrilmiş tipler üzerinden reklam
yapmaya döndü uzun yıllardır sponsorluk. Benim bildiğim ama pek kullanılmayan
gerçek anlamı ile sponsorluk özgün bir işin yapılması için imkanı olmayana
destek olmaktır. Ayrıca benzer şekilde bir diğer anlamıyla da Kilisenin
“Godparent” atamasıdır sponsorluk! Anneye babaya birşey olur da çocuk ortada
kalmasın diyedir! Sharopava’nın ya da diğer benzer örneklerin hangi vaftiz şirkete
ihtiyacı vardır ki!
Ah ekonomi ve vah
ekonominin siyaseti… vergiden düşürdüğünüz paraları
özgün çabalara ya da imkansızlıklar içindeki basit taleplere değil de,
reklamınızı yapacak ve ürünlerinizin fiyatını artıracak olan ve hiç de ihtiyacı
olmayan insanlara saçarsınız!… başarı! başarıyı getirir çünkü!; biz
başarılılar! birbirimizi ödüllendiririz çünkü; adına da sponsorluk deriz! Karşılıklı
vaftizleşmeler dünyası oh ne güzel dünya!..
Yazılarımdan birinde ”kötülüğün ne olduğunu mu arıyorsunuz,
karşılığı olan iyiliklere bakın” diye yazmıştım, alın size apaçık bir örnek
işte!…
Sharapova yüzünden kendilerini zor
duruma düşmüş, hayal kırıklığına uğramış hisseden, bu kıza milyonlarca dolar
yatırım yapmış olan anlı şanlı firmaların cin fikirli yöneticileri hadi bir
daha düşünelim bu sponsorluğun anlamını! Dalga mı geçiyorsunuz yoksa hiç mi
dayak yemediniz modundayım sayenizde… sizlerin de payı büyük bu
soytarılıklarda! evet evet son tahlilde haklısınız; bizler hem saf hem de aptalız!…
Ah Sharapova vah
Sharapova! o güzel bacaklarından hangi genlerin suçlu bilemiyorum ama geri kalan
tüm çirkinliklerinden sen suçlu ve sorumlusun!
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilGeçen gün çocuklarla şu çizgi filmi izlemiştik yazıyı okuyunca aklıma geldi. https://youtu.be/K61RH8Ga4M8
YanıtlaSil:)
:)) süpermiş... Maria da maçlarının yarısını çığlıklarla kazanmıştır.
SilHa bir de "performans artışı için kullanılan yöntem ve araçların sınırlarını çizmek ise o kadar kolay değil" ana fikirli şu yazı var. http://haber.sol.org.tr/blog/kos/burcak-ozoglumeltem-colak/su-doping-meselesi-149460
YanıtlaSilKolay değil tabi bence de, ama özellikle Rus kökenli sporcularda oran yüksek,yıllardır alıştıklarını da bırakamıyorlar, Sharapova'nın durumu da bu bana göre, bir tür uyuşturucu bağımlılığı... bizimkilerde özellikle atletizmde kazanılan her başarı neredeyse dopingli ama en kötü doping verilen ödüllerin boyutu.
Sil