10 Mart 2016 Perşembe

Ah Sharapova vah Sharapova!



Yaptığını söylediğin o büyük hata değil bu yazıyı yazdıran! O büyük hatanı itiraf ettiğin basın toplantısında, kişiliğini yansıtacak kadar da içten bir şekilde o 10 saniye içinde söylediklerindir sadece!...


meldonium demonstrates an increase in endurance performance of athletes, improved rehabilitation after exercise, protection against stress, and enhanced activations of central nervous system (CNS) functions.”* 

Yukarıdaki tanımdan anlaşılacağı üzere meldonium bir profesyonel sporcunun dahi performansını artırıcı, stresini azaltıcı ve merkezi sinir sistemi fonksiyonlarını güçlendirici etkisi olduğu bilinen bir maddededir ve doping sınıflandırılmasına konulmuş ve profesyonel sporcular uyarılmıştır.

Sharapova basın konferansında aynen şu ifadeleri kullanmıştır:

"I received an e-mail on December 22 from WADA about the changes happening to the banned list and you can see prohibited items, and I didn't click that link.”

Bu düzeydeki bir sporcunun bu ifadelerde yansıttığı rahatlığına hayran kaldım açıkçası, bugüne kadar işimle ilgili ciddi ya da gayriciddi hiçbir e-postayı okumadan, incelemeden bırakdığımı hatırlamıyorum, en basitinden bir sorumluluk duygusudur bu! Kaldı ki Sharapova sadece kendisi değildir; antrenörleri, doktorları, asistanları ve gerek duyduğu her konuda çalışanları ile milyonlarca dolarlık bir şirketin patronudur, bir markadır. Kendisi bilmezse antrenörü bilir, antrenörü bilmez ise doktorları bilir, onlar bilmez ise başkaları bilir, emin olun biri bilir! 

Talihsiz açıklamalarına devam edelim…  

"I made a huge mistake. I let my fans down and I let the sport down. I have been playing since the age of four a sport that I love so deeply.”

Evet kesinlikle yaptığın hata büyük! Ancak haberlerde tesadüfen duyduğumda ilk başta pek ilgilenmedim, şaşırmadım, ilgimi de çekmedi açıkcası Sharapova’nın doping skandalı. Ne Monica Seles’in ne de senin çığlık çığlığa oyunlarından hiç haz etmemiştim zaten…

17 yaşında Wimbledon’ı kazandığında güzelliğinle de birlikte tenis ve spor dünyasının gündemine bomba gibi düştün. Yazıyı yazarken o finalini tekrar izledim, rakibin toraman Serena idi, ve adeta maçı kaybetmek için oynuyor havasındaydı; birçok basit hata yaptı, sen de tüm bildik hırsınla kazanmaya odaklanmıştın. Serena karşısında hatırladığım kadarıyla gelmiş geçmiş en iyi oyunundu.

Ben hayal kırıklığına filan uğramadım, fanlarını bilemem. Ama bildiğim 4 yaşından beri oynadığın bu oyunu hiç severek oynadığını görmedim. Hep birşeyler eksikti, hep kazanmak istiyordun, hep başarılı olmak; ancak kortlarda birkaç istisna diyebileceğim maçın hariç güzel oynadığın pek de bir maçını hatırlamıyorum. En güzel halin de o 17 yaşındaki halindi, büyüdükçe hep o halinden kaybettin! Maçlarında hırsını, anlamsız itirazlarını, rahatsız edici çığlıklarını, somurtkanlığını,  gerginliğini, seni seven izleyicilerini bile maçın ortasında kaybedişlerini hatırlıyorum! Steffi Graf’ı izleyerek sevdiğim kadınlar tenisinden sen büyüdükçe ve seni her izlediğimde biraz daha soğuduğumu hissederdim.

Tenisten az çok anlarım, çok geç bir yaşta başlasam da fena bir oyuncu değilimdir diyebilirim, elbette senden daha iyi oynayamam, sayıların dünyasında elbette sana rakip olamam, kıyas bile kabul etmez.. ama emin olabilirsin ki bu oyunu senden daha güzel oynarım! İyi bir günümde hem kendim keyif alırım, hem de rakibim, bir de izleyen biri olursa o da keyif alır… Ben senin hep kötüye giden oyunundan pek keyif alamadım yıllarca. Proje çocuklardan biriydin sadece, sen bu sporu aşk olsun diye değil hep olsun diye yaptın!

Açıklamalara devam…

"I know that with this I face consequences and I don't wanna end my career this way. I really hope that I will be given another chance to play (tennis)."

Elbette sonuçlarına katlanacaksın, kazanmayı herşeyin üstüne koyan diğerleri gibi.. ama korkarım ki seni kaybetmek istemeyen tenis ve spor endüstrisi sana bir çıkış yolu bulmaya çalışacaktır. Değer mi? bence değmez… ama biliyorum maalesef sence değer…

Sporda dopingler, aldatmalar en azından ortaya çıkabiliyor, diğer işlerde Sharapovaların mutlu kalma olasılığı çok daha yüsek!

"It's very important for you to understand for 10 years this medicine was not on WADA's banned list and I had been legally taking the medicine for the past 10 years. But on January 1 the rules had changed and meldonium became a prohibited substance, which I had not known."

Bir ilacın, herhangi bir ilacın sen onu 10 yıl önce kullanmaya başladığında yasaklı listesinde olmaması o ilacın sana avantaj sağlamadığı anlamına gelmez. Evet yasal açıdan haklı olabilirdin eğer zamanında bırakmayı başarabilseydin! Ama bırakamazdın değil mi hele de bu kadar alıştıktan sonra ve ilerleyen yaşında daha da çok ihtiyaç hissettikten sonra, nasıl bırakabilirdin ki! kandırmaya gerek yok kimseyi… bilmiyordumlarla atlatılacak bir durum değil bu…

“Sharapova would later say she began taking the medication, which can be used to treat heart issues, after irregular EKGs and being deficient in magnesium. Her family also has a history of diabetes, she added.”

Hastalıklarını da sıralamışsın 18 yaşında profesyonel düzeyde en tepelerde tenis oynayan birinin bu ilaca bağlı olabilecek nasıl bir hastalığı olabilir ki! Zaten pek tutturamamışsın; kalbinle ilgili muğlak, anlaşılamayan bir düzensizlikten bahsetmişsin ve ayrıca “Magnesium deficiency” olduğun söylemişsin! Biraz fazla maden suyu içer ya da magnezyum takviyesi yapardın olur biterdi… bunun için meldonium almana hiç gerek yoktu! Neyse dediğim gibi kimseyi kandırmaya gerek yok…


Gelelim yazının asıl yazılmasına sebep olan sözlerine!...

“I know many of you thought that I would be retiring today and announcing my retirement. But if I was ever going to announce my retirement probably not be in a downtown Los Angeles hotel with this fairly ugly carpet!”

Performansını artıran bu alışkanlığından kuralların değişmesine rağmen vazgeçemeyip, 10 yıldır yasal ya da yasal değil farketmez artık, haberim yoktu ve kariyerimi bitirmek istemiyorum demene üzgün ve masum görünümüne aldanarak eyvallah diyebilirdim belki kendimi de zorlayarak… yalancı güzellere eyvallah deyişlerimi de hatırlayarak üstelik…

O 10 saniye içinde yukarıdaki sözlerini söyleyene kadar geçerli  olabilirdi ancak bu!… Dediğim gibi ne emekli olmanı ne de bunu açıklamanı beklemiyordum, doping skandalını bile umursamamıştım. Çığlıklarını duymak rahatsız ediyordu hep, özellikle de son zamanlarındaki oyunundan ve kortlardaki davranışlarından da haz etmiyordum... Ama bardağı taşırdın, 10 saniyede umursamama bardağımı taşırdın!…

Evet haklısın Sharapova! Sen emekliliğini kırmızı halıların üzerinde bir Grand Slam finalini kazandıktan sonra duyurmak isterdin. Ama kaderin ve hırsının sonuçları şimdilik bu noktaya getirdi seni! Tümüyle kendi hatandan, hem de sözlerinden açıkça belli olan bilerek yaptığın bu hatadan!

Belki sessizce emekliliğini duyurabilirdin, sessizce… susmak yeterliydi… Ama o an! hüznü ve pişmanlığı ifadelerine yansımış olan Sharapova maskesini  yırtıp attın hırsını ve küstah gülümsemeni giyinerek yüzüne, “emekliliğimi duyuracaksam Los Angeles'da şehir merkezindeki bir otelde, oldukça da çirkin bu halının üzerinde duyuracak değilim” dedin!

Haklısın Sharapova, halı gerçekten çirkindi, ama sen ondan çok daha çirkindin o an!...

Sponsorluk kavramı da artık iyice, en temiz ifadeyle canımı sıkıyor. Bir alanda sivrilmiş tipler üzerinden reklam yapmaya döndü uzun yıllardır sponsorluk. Benim bildiğim ama pek kullanılmayan gerçek anlamı ile sponsorluk özgün bir işin yapılması için imkanı olmayana destek olmaktır. Ayrıca benzer şekilde bir diğer anlamıyla da Kilisenin “Godparent” atamasıdır sponsorluk! Anneye babaya birşey olur da çocuk ortada kalmasın diyedir! Sharopava’nın ya da diğer benzer örneklerin hangi vaftiz şirkete ihtiyacı vardır ki!

Ah ekonomi ve vah ekonominin siyaseti… vergiden düşürdüğünüz paraları özgün çabalara ya da imkansızlıklar içindeki basit taleplere değil de, reklamınızı yapacak ve ürünlerinizin fiyatını artıracak olan ve hiç de ihtiyacı olmayan insanlara saçarsınız!… başarı! başarıyı getirir çünkü!; biz başarılılar! birbirimizi ödüllendiririz çünkü; adına da sponsorluk deriz! Karşılıklı vaftizleşmeler dünyası oh ne güzel dünya!..

Yazılarımdan birinde ”kötülüğün ne olduğunu mu arıyorsunuz, karşılığı olan iyiliklere bakın” diye yazmıştım, alın size apaçık bir örnek işte!…

Sharapova yüzünden kendilerini zor duruma düşmüş, hayal kırıklığına uğramış hisseden, bu kıza milyonlarca dolar yatırım yapmış olan anlı şanlı firmaların cin fikirli yöneticileri hadi bir daha düşünelim bu sponsorluğun anlamını! Dalga mı geçiyorsunuz yoksa hiç mi dayak yemediniz modundayım sayenizde… sizlerin de payı büyük bu soytarılıklarda! evet evet son tahlilde haklısınız; bizler hem saf hem de aptalız!

Ah Sharapova vah Sharapova! o güzel bacaklarından hangi genlerin suçlu bilemiyorum ama geri kalan tüm çirkinliklerinden sen suçlu ve sorumlusun!



5 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Geçen gün çocuklarla şu çizgi filmi izlemiştik yazıyı okuyunca aklıma geldi. https://youtu.be/K61RH8Ga4M8
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :)) süpermiş... Maria da maçlarının yarısını çığlıklarla kazanmıştır.

      Sil
  3. Ha bir de "performans artışı için kullanılan yöntem ve araçların sınırlarını çizmek ise o kadar kolay değil" ana fikirli şu yazı var. http://haber.sol.org.tr/blog/kos/burcak-ozoglumeltem-colak/su-doping-meselesi-149460

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kolay değil tabi bence de, ama özellikle Rus kökenli sporcularda oran yüksek,yıllardır alıştıklarını da bırakamıyorlar, Sharapova'nın durumu da bu bana göre, bir tür uyuşturucu bağımlılığı... bizimkilerde özellikle atletizmde kazanılan her başarı neredeyse dopingli ama en kötü doping verilen ödüllerin boyutu.

      Sil