22 Şubat 2016 Pazartesi

Leonardo “The Revenant” ile Büyür mü! (2)


DiCaprio beyaz perdede gençliğinden beri hep ilgi çekici bir kişilik ve oyuncuydu, tutkusu ve başarma azmi yüksekti; ancak hiç bir zaman kendi karakteri dışında bir rolü olmadı, iyi bir karakter oyuncusu olamadı...  beyaz perdenin gölgesinde büyüyerek yetişen kendini, her fırsatta büyük bir tutku ve inandırıcılıkla beyaz perdeden tekrar geri verdi; her karakterde Leonardo’yu özenle tekrar tekrar oynayarak!...


“Aviator”da, “Blood Diamond”da, The Wolf of Wall Street”te, “J. Edgar”da,  “The Great Gatsby”de, farklı kuşaklardan çok yetenekli aktörlerin bir araya geldiği “The Departed”da ve çok iyi bir film olan “Inception”da hep aynı adamdı aslında... “The Beach”, “Gangs of New York, “Catch Me If You Can”de ve “Titanic”te de aynı adamın gençliği... The Revenant”da kendini bir başka beden ve şartta iyi oynadığı filmlerden sadece biri ...

Leonardo’nun etkileyici, sağlam ve kendisini unutturucak bir karakter oyunculuğu olmadı; bu riske hiç girmek istemedi... ciddi, tutkulu, özverili, çalışkan ve disiplinli bir aktör olduğunu kanıtladı artık ama bir karakter oyuncusu olmadı, olamadı... asla hiçbir rolde oynadığı kişiyi kendi gölgesinden kurtaramadı... 


Leonardo oynadığı bu karakterlerdir zaten, oynadığı her karakter odur, kendisidir... yaşıyla, tecrübesiyle birlikte oyunculuğu da kusursuz bir sanatsal sahteliğin spot ışıklarında büyümektedir. Ortada büyük bir gerçeklik anlatısı dışında oyunculuk açısından bir sanat yoktur, Leo son olağanüstü sanatsal sahtekarlıktır... her büyük sahtekarlık gibi cezbedici, hayranlık uyandırıcı, göz alıcı, göz kamaştırıcı! Büyük bir hata yapmadıkça bu iyi satan genç adam (hala) üzerinden birçok şey görkemli bir şekle sokularak satılabilir hale getirilecektir... alkışlamak istersiniz tüm körlüğünüzle...

Tümüyle gerçektir Leonardo, sinemada ödül alamayacak kadar gerçekliğin bir oyuncusudur, oynadığı roller o kadar Caprioatif’tir ki oynadığı kişilerin gerçekliği silinir... hayır! o bir karakter oyuncusu değildir; farklı zamanlarda farklı kimliklerde, farklı bedenlerde ortaya çıkan tek bir ruhun görüntüsüdür; kendinin... ama bu konuda çok başarılı bir aktördür... Leo oynadığı insanların yerine geçer kişiliğinin, tutkusunun, arzusunun görkemiyle...


Oysaki filmde kötü adamı oyanayan Tom Hardy çok daha iyi bir iş, çok daha iyi bir oyunculuk sergilemiştir. Hardy'i görmeyiz asla oynadığı karakterde... Fitzgerald’ı görürüz, hayatın her alanında gördüğümüz bir karakteri; kötülüğü şartlar ve hayata bakış kültürü ile rasyonelleştirilmiş bir karaketeri çok iyi yorumlamıştır, kendini tamamen kaybettirmiştir.

Kötülüğü çok tanıdıktır, hayatımızın her alanında karşılaşabileceğimiz bir durumdur; belli kavramlar, değerler, düşünceler adına “normal” olana ortalama düzeyde  uyum gösteren ve daha iyi durumda olan herkesin iyiliği için yapılan toplumsal kötülüklerdir bu kötülükler... Kötülüğü anlamak mı istiyoruz, öncelikle daha iyi durumda olanlar için yaptığımız iyilikleri düşünelim, karşılığı olan iyiliklerimizi düşünelim!... 

Leonardo oyunculuk piyasasında herşeyden önce tutkusu, işine saygısı, hırsı ve disiplini ile hem ulaştığı hem de ona verilen; günümüzün koşullarına göre görece az sayıda filmde en önemli rolü oynama hakkı ve imtiyazını hiç bozmamıştır. Kendini riske atacak bir rol üstlenmemiştir. Kimse de hem kendilerini sıkıntıya sokmamak hem de oynadığı filmleri altına çeviren simyacı edasındaki Leo’yu üzmemek için tutkunun, işine olan saygının, hırsın ve disiplinin bir karakter oyuncusu olmaya yetmeyeceğini ona söylememiştir!...


Leonardo’dan tam bir kuşak öncesi olmasa da farklı bir dönemin ve tarzın aktörü olan ve çok önemli boşroller üstlenip yıldız oyuncu olduğunu kanıtlayan Brad Pitt’i bu çerçevede değerlendirebiliriz. Çok gençken onun için bir fırsat olan “Thelma&Louise”deki rolünü tam olarak saymasak da; ki bir karakterin farklı hallerinin, görünümlerinin ötesinde farklı karakterleri de oynayabileceğini göstermesi açısından kendisi için çok başarılı bir oyunculuk olduğunu ifade etmeden geçemeyeceğim... Pitt “Seven” ve “Fight Club”da üst düzey oyunculuklar sergilemiştir. “Inglorius Bastard”da teatral bir roldedir ve karakteri çok iyi yorumlamıştır. Ama bir rolü vardır ki böyle bir kariyerdeki oyuncu için cesaret gerektirir. Guy Ritchie’nin senaristiliğini ve yönetmenliğini yaptığı “Snatch” adlı filminde oynadığı Mickey O’Neil adındaki Çingene karakterinde tek bir kelimesi bile anlaşılamadan konuştuğu ingilizcesi ile nefis bir oyunculuk sergilemiştir... imajına ve şöhretine rağmen kendini Mickey’de kaybedebilmiştir...

Leonardo’nun hiç bir zaman cesaret edemediği oyunculuk böyle bir şeydir! Bir de gerçek bir karakter oyunculuğundan konuşurken çok kısa da olsa, (aksi takdirde açtığım bu parantezi kapatamam ve ana konuyu her yönüyle aşan bir değerlendirmeyle yeni bir yazı yazmış olurum) bahsetmeden geçemeyeceğim bir dev var; Marlon Brando!...  1972 yılında hem “The Godfather”da Don Carleone rolüyle muazzam bir performans sergilemişken, aynı yıl Bertolucci’nin orjinal adı “Ultimo tango a Parigi” olan Paris’te Son Tango filminde Paul karakteri ile, tek başına bir filmin nasıl baştan sona alıp götürüldüğünün kanıtını olağanüstü bir oyunculuk dersiyle ortaya koymuştur. İki filmi de iyi izlemiş olanlar, haydi gözlerinizin önüne getirip bir düşünün oynadığı iki karakteri de Brando’nun!... son büyük teatral oyuncudur Brando!...

Hayatta gördüğümüz gerçekliklere gözümüzü itinayla kaparken, sinemada gerçeklikler üzerinden binbir çeşit kamera ve çekim teknikleri, bilgisayarların olağanüstü desteği ile üretilen basit fikirlerin görselliğinin sanatsallığıyla aldatılırız... kendimizi aldatırız...


The Revenant gerçeklerden yola çıkıp bizi aldatmış, gerçeği ve sanatı hafife almış ve bir anlamda aşağılamıştır. Ne filmin kendisi, ne yönetmeni, ne de başrol oyuncusu Leonardo herhangi bir ödüllendirmeyi hakedecek orjinal bir yapımın parçaları değildir... asla değildir, 

Oscar”lı oyuncular arasına girmek için çırpınan Leonardo her zamankinden farklı bir oyunculuk, bir karakter oyunculuğu gösterememiştir. Eğer  vereceklerse oynadığı filmlerdeki oyunculuğundan dolayı değil de, artık tadı kaçmak üzere olan tutkusuna ve hırsına versinler de o da rahatlasın bizde kurtulalım bu saçmalıklardan...

Leo "Oscar" alsın alsın diye tutuşan, çabalayan, propoganda yapan tüm dünya!, alsın tabi alsın ve hepimizin aklına soksun ki o ödül gerçek değildir!...



2 yorum:

  1. tom ford değil tom hardy :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) teşekkür ederim, düzelttim. Nereden çıktı bilemiyorum ama biraz benziyorlar birbirlerine :)

      Sil